Aile Dizimi ve İlişkiler: Neden Hep Aynı Döngüleri Yaşıyorum? İlişkilerde Partner Seçimi | Saba Deniz Uzun
Share
Hayatınızda benzer ilişki hikâyeleri mi tekrar ediyor? Sürekli aynı türden insanları mı çekiyorsunuz? Bağlanmaktan kaçanlar, duygusal olarak kapalı olanlar veya sizi sürekli kurtarıcı rolüne sokanlar…
Bu durum tesadüf değil. İlişkilerimizde tekrar eden döngüler, yalnızca “karşımızdaki kişiyle” değil, kendi içimizde çözülmemiş hikâyelerle bağlantılıdır. Bu yazıda, Aile Dizimi perspektifinden ilişki döngülerinin kökenine, partner seçimimizin nasıl bilinçdışı bir programla yönlendirildiğine ve bu döngüleri dönüştürmenin yollarına değineceğiz.
Hep Aynı Tip İnsanları Neden Çekeriz?
İlişkiler, çoğu zaman kendi iç dünyamızın bir yansımasıdır. Bilinçaltımızda bastırdığımız veya farkında olmadığımız parçalar, partner seçimlerimizde görünür hale gelir. Örneğin, çok sosyal ve girişken biriyseniz, partneriniz daha içe dönük ve mesafeli olabilir. Bu durum, sizin dengelenmemiş yanınızı yüzeye çıkarır ve bazen çatışma olarak hissedilir.
Ayrıca, partneri “düzeltme” çabası da sık görülen bir davranıştır. Bu çaba, geçmişte tamamlanmamış travmaları iyileştirme isteğinin bir yansımasıdır. Benzer şekilde, kurban, kurtarıcı veya zorba rolleri, çocuklukta öğrendiğimiz davranış kalıplarının yetişkin ilişkilerine taşınmasıdır.
-
Kurban: Sürekli mağduriyeti arar ve başkalarının sorunlarını çözmesini bekler.
-
Kurtarıcı: Kendi sorunlarını arka plana atarak başkalarının yükünü taşır.
-
Zorba: Kendi korkularını çevresine yansıtır ve öfkeyle kontrol etmeye çalışır.
Bu roller, bilinçaltınızın size gönderdiği mesajlardır; farkına varmak, döngüyü kırmanın ilk adımıdır.
Partner Seçimlerimizde Aile Hikâyeleri ve Bilinçaltının Önemi
İlişkilerde yaşanan çatışmaların çoğu, partnerden değil, ailemizden getirdiğimiz bitmemiş duygusal yüklerden kaynaklanır. Çocuklukta yaşanan bağlanma kopuklukları, özellikle 0-3 yaş dönemindeki anne-çocuk bağlanma sorunları, yetişkinlikte güven duygusunu etkiler. İlgi eksikliği yaşayan bir çocuk, yetişkin olduğunda partnerinin ilgisini sürekli üzerinde tutma ihtiyacı hissedebilir.
Buna ek olarak, atalardan gelen yaslar ve tarihsel travmalar da ilişkilere taşınır. Bu durum kendini çeşitli şekillerde gösterebilir:
-
Partner seçiminde sabote edici bir yapı geliştirmek.
-
Kavuşulamayan aşkları idealize etmek.
-
Ayrılık sonrası uzun süre yas tutmak, çünkü bilinçaltı ilişkiyi başka bir kayıp ile eşleştirmiştir.
Koşullu sevgi ve rol karmaşası da ilişkilerde önemli bir etkendir. Aileden öğrendiğimiz roller (fedakâr, kurtarıcı, başarılı) partner ilişkilerinde tekrar edebilir ve dengeyi bozabilir.
Aile Dizimi ile Döngüleri Fark Etmek
Aile dizimi çalışmaları, bu döngüleri fark etmenizi sağlar. Size ait olmayan yükleri görmek ve onlara ait oldukları yere bırakmak mümkündür. Bu farkındalık sayesinde, ilişkiye mi yoksa eski travmalara mı odaklandığınızı net bir şekilde görebilirsiniz.
Çalışmalar sırasında danışanlardan, kendi iç dünyalarındaki korkuları (yalnız kalma, aldatılma, reddedilme) dile getirmeleri istenir. Bilinçaltı, dile gelen her şeyi iyileştirir ve döngüyü kırmak için bir kapı açar.
Gerçek Dönüşüm Nasıl Başlar?
Dönüşüm, partneri değiştirmeye çalışmaktan değil, kendi merkezinize dönmekten geçer. Bazı temel adımlar şunlardır:
-
İçsel çocuğunuza şefkat gösterin: Onu onurlandırın ve “Artık güvendesin, bu şefkati ben sana vereceğim” deyin.
Dışarıdan beklemeyi bırakın: Sevgi, destek ve güveni önce kendinize verin. -
Sağlıklı dengeyi kurun: İlişkide eşitlik önemlidir; aşırı verme veya alma eğiliminden kurtulun.
-
Kendinizi kabul edin: Tüm arızalarınız, kırılganlıklarınız ve eksiklerinizle parçalarınızı bütüncül olarak ele alın. Bu adımlar, ilişkilerde uzun vadeli ve kalıcı değişim yaratır.